İşsizlik Alarmları, Sanayi Sözleşmeleri! Verilerde Tutarsızlık Alanı Yok
2021 sonunda açıklanan enflasyonla başlayan TÜİK verileri tartışması işsizlikle devam ediyor. TÜİK’in birçok verisinde güvenilirlik tartışması sürerken, bir diğer tartışma da teorilerde yani verilerin elde edilme biçiminde yatıyor. Sanayi üretimi veya inşaat maliyetleri gibi birçok veride de aynı sorunlar ön plana çıkmaya devam ediyor.
Eski Hazine Müsteşarı CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye’deki işsizlik rakamları ve cari açığa ilişkin değerlendirmelerinde çarpıcı veriler sundu.
“İşsizlik oranında dünyadaki rakiplerimiz arasında Surinam, Tanzanya ve Belize var” diyen Öztrak, şu çarpıcı karşılaştırmayı da ekliyor: “Ülkemizde işsiz vatandaş sayısı 8 milyon 941 bin kişiye ulaştı. dünya çapında 98 ülkenin nüfusu…”
Merkez Bankası’nın Kapalıçarşı’daki hareketliliğine ilişkin cari açık verilerini değerlendiren Faik Öztrak, “Saray’ın ‘devalüasyon, uluslararası rezervleri artırma ve enflasyonu düşürme yoluyla cari fazlası’ patlamaya devam ediyor.”
Cari açığın yaklaşık yüzde 75’inin döviz rezervlerinin eritilmesiyle, yüzde 5’inin ise kaynağı belirsiz para girişleriyle karşılandığını anlatan Net Hata ve Noksan kaleminden 1 yılda 25 milyar dolar giriş olduğunu, cari açığın bilinen yöntemlerle finanse edilmesi giderek zorlaşmaktadır.
İşsizlikle ilgili bir başka dikkat çekici analiz de Paraanaliz’de Çetin Ünsalan tarafından yapılmıştır. TÜİK verilerinin güvenilirliği sorgulanırken, istihdamı artıracak herhangi bir adım atılmadığı da vurgulanıyor.
İşsizlik üzerine Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz’ın paylaşımı da dikkat çekiyor.
Alaattin Aktaş’ın aktardığı işsizlik ve sanayi üretimi verileri karşılaştırmasına ilişkin açıklaması da dikkat çekici.
TÜİK’in bugün dikkat çeken verisi sanayi üretimi olurken, sert bir düşüş gözlendi. Sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 8,2, aylık bazda ise yüzde 6 azaldı.
prof. Dr. Ali Hakan Kara ise sanayi üretim verilerini elektrik tüketim verileriyle karşılaştırıyor.
Ünlü ekonomistin paylaşımına yapılan yorumlar da dikkat çekiyor.
Ekonomi modelinde öne çıkan üretimdeki tablonun içler acısı olmadığı ortaya çıkarken,
Sektördeki zorluklar dile getirilirken,
Verilerdeki çelişkiler de listelendi.
Dikkat çeken bir diğer bilgi de inşaat maliyetleri endeksi oldu. Enflasyondaki(!) düşüşe rağmen inşaat maliyet endeksi yıllık yüzde 72,37, aylık ise yüzde 2,08 arttı.
Bu verilere dikkat çeken soruların gelmediğini düşüneceğinizi sanmıyoruz. Tüm bu açılımları nasıl yorumluyorsunuz?